A1 Capital: TÜFE’de barınma maliyetlerindeki yüzde 0,4’lük artış etkili oldu

A1 Capital'in raporunda "TCMB, Eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısında faiz oranlarını; güçlü büyüme verisi ve enflasyondaki artışı ve de iç belirsizliği yansıttığımız beklentimiz dahilinde 250 baz puan düşürerek yüzde 40,5'e indirdi. Banka ayrıca ana mesajını ara hedeflere vurgu yaparak güncelledi." ifadeleri kullanıldı. Devamında ise şunlar kaydedildi: "Merkez Bankası enflasyonla mücadeleyi desteklemek için sıkı bir […]

A1 Capital'in raporunda "TCMB, Eylül ayı Para Politikası Kurulu toplantısında faiz oranlarını; güçlü büyüme verisi ve enflasyondaki artışı ve de iç belirsizliği yansıttığımız beklentimiz dahilinde 250 baz puan düşürerek yüzde 40,5'e indirdi. Banka ayrıca ana mesajını ara hedeflere vurgu yaparak güncelledi." ifadeleri kullanıldı. Devamında ise şunlar kaydedildi:

"Merkez Bankası enflasyonla mücadeleyi desteklemek için sıkı bir para politikası duruşu sürdürme sözünü yineledi, ancak bunu 'ara hedeflerle uyumlu' olarak yapacağını ve 'enflasyon görünümünde ara hedeflerden önemli bir sapma olması durumunda' sıkılaştırma yapacağını ekledi. Bu, tüm para politikası araçlarını etkin bir şekilde kullanma taahhüdünde bulunan önceki açıklamadan şahin bir dönüşe işaret ediyor. Sapma olup olmadığı Enflasyon raporlarında görebiliriz. Bu da bize daha sıkı/daha az faiz indirim beklentisine sahip olunması gerektiğine işaret etmekte.

Artık sadece Maliyenin desteği değil, Gelirler/Maliye ve Para politikası ortak harekette bulunacak. OVP’de belirtilen makroekonomik çerçevenin enflasyonla mücadele sürecine "katkıda bulunacağını" düşünmektedir. OVP'de sunulan büyüme eğilimi, Türkiye'nin uzun vadeli ortalamasının altında kalmaktadır ve bu durum, hızlı büyüme yerine enflasyonla mücadeleyi önceliklendirildiğinin bir göstergesidir.

Temmuz ayında daha spesifik olarak "iç talep, Türk lirasının reel değer kazanması ve iyileşen enflasyon beklentileri" şeklinde ifade ettiği, sıkı para politikasının enflasyonla mücadele sürecini talep, döviz kuru ve beklentiler olmak üzere üç ana kanaldan katkıda bulunmasını beklediğini belirtilmiş. Reel değer kazanma ifadesinin çıkması kur biraz serbest kalacak ( carry azalacak) gibi algılansa da biz liranın daha uzun bir süre boyunca kümülatif reel değer kazanması oldukça olası olduğunu düşünmekteyiz.

Enflasyon ana eğiliminde yavaşlama ifadesini; Mevsimsellikten arındırılmış çekirdek enflasyon verisi yüzde 1,8 gelmesine ve büyümede nihai yurt içi talebin zayıf seyri ifadesini; nihai tüketimin iki çeyrektir negatif büyüme göstermesine bağlarken, Gıda fiyatları ile ataleti yüksek hizmet enflasyonundan çekindiğini açıkça görmekteyiz.

Sonuç olarak; TCMB’den makroihtiyati çerçevede herhangi bir değişiklik sinyali görmediğimizden faiz indirimlerine devam etmesini beklemekteyiz. İndirimlerin hızı, özellikle iç piyasadaki gelişmelerin yarattığı oynaklık dikkate alındığında, enflasyon görünümüne, dolarizasyon eğilimlerine ve rezerv dinamiklerine bağlı olacaktır. An itibariyle TCMB’den kalan toplantılarda da 250’şer puanlık indirimlerle yıl sonunu yüzde 35,5 politika faiz ile kapatmasını beklemekteyiz.

ABD'de Ağustos TÜFE, konut ve gıda maliyetlerinin artması nedeniyle yüzde 0,4 artarak Ocak ayından bu yana en büyük artışı kaydederken, Dalgalı gıda ve enerji bileşenleri hariç tutulduğunda, TÜFE Temmuz ayındaki benzer artışın ardından yüzde 0,3 arttı.

TÜFE'de barınma maliyetlerindeki yüzde 0,4'lük artış etkili oldu. Gıda fiyatları yüzde 0,5 artarken, süpermarket fiyatları yüzde 0,6 yükseldi.

Enflasyondaki genel artış, kısmen işletmelerin Başkan Trump'ın kapsamlı tarifelerinden kaynaklanan yüksek maliyetleri tüketicilere yansıtmasını ve kaçak göçmenleri sınır dışı etmek üzere toplaması nedeniyle çiftliklerde yaşanan işgücü sıkıntısının da gıda fiyatlarının yükselmesine imkan sağlamış görünmekte.

Yüksek enflasyon ve yumuşayan işgücü piyasası koşulları, durgunluk korkularını körükledi ve ABD Merkez Bankası için bir ikilem yarattı. Faiz oranlarını çok hızlı düşürmek, tarife kaynaklı enflasyona yol açma riskini taşırken, kesintileri geciktirmek ise işsizliği artırma riskini taşıyor.

Ancak geçen hafta işsizlik maaşı için ilk kez yapılan başvurulardaki artış, piyasaların, gelecek hafta faiz oranlarının çeyrek puanlık bir indirimle yüzde 4,00-yüzde 4,25'e düşürülmesi ihtimalinin yüzde 100 olduğunu ima etmeye devam ederken, bu yıl iki faiz indirimi daha yapılması ihtimalini yaklaşık yüzde 90'a çıkardı. Bizim beklentimiz ise FED üyelerinin giderek daha ılımlı bir tutum sergilemeye başlamasıyla birlikte, önümüzdeki 5 toplantının her birinde 25 baz puanlık faiz indirimi şeklinde olmaya devam ediyor.

Hazine piyasası, son iki haftada 10 yıllık getirilerin 20 baz puan düşmesiyle zaten rahat bir beklenti içindeydi; bu,
ABD'de ipotek oranlarının getirilere bağlı olması nedeniyle fiilen bir faiz indirimi anlamına geliyor. Bu düşüş, özellikle Avrupa'da siyasi belirsizlik ve artan mali yüklerin baskısı altında kalan diğer bazı büyük tahvil piyasalarındaki endişelerin yatışmasına yardımcı oldu.

ECB'de beklenildiği gibi faiz oranlarını yüzde 2'de sabit tutarken, ECB Başkanı Lagarde, dezenflasyon sürecinin sona erdiğini, ekonomiye yönelik risklerin eskisinden daha dengeli hale geldiğini ve bankanın "iyi bir konumda" olduğunu yineledi. Bu, ana politika faizinin daha fazla düşmesinin öngörülmediği ancak "uygun para politikası duruşunu belirlemede veriye dayalı ve toplantı bazında yaklaşımını" sürdüreceği anlamına geliyor.

ECB'nin son makroekonomik tahminleri, ekonomiye yönelik aşağı yönlü risklere yönelik daha ılımlı yaklaşımı da
doğruladı.

Yeni projeksiyonlar, tüketici fiyatlarının 2025’de yüzde 2 yerine yüzde 2,1 yükseleceğini, 2026’da yüzde 1,6 yerine yüzde 1,7 artacağını gösterdi, ancak 2027 yılı için tahmin onda bir oranında düşürülerek yüzde 1,9'a çekildi. Bu, hem 2026 hem de 2027'de enflasyonun hedefin altında kalacağı anlamına geliyor.

ECB’nin gelecek yıl enflasyon tahmininin biraz daha yüksek olması faiz indirimlerinin yapıldığı görüşünü desteklerken, 2027 yılı için hedefin altında tahmin edilmesinin bir başka indirime kapıyı açık tutmakta.

Enflasyon Ağustos ayında hafifçe yükseldi, ancak kısa vadede yüzde 2'nin altına düşmesi bekleniyor. Toparlanma durmadığı veya Fransa'daki istikrarsızlık kötüleşmediği sürece, ECB'nin sonbahar da kesin bir faiz indirimi yapması şu anda pek olası görmüyoruz.

ICAP verilerine göre, yatırımcılar artık Haziran 2026'ya kadar ECB'nin bir faiz indirimine daha gitme olasılığının yüzde 50'nin hemen altında olduğunu öngörüyor. Bu oran, ECB'nin Perşembe günü açıkladığı karardan önce yaklaşık yüzde 60'tı.

Lagarde’ın özellikle ekonomik risklerin "dengeli" olarak tanımlanmasının, yatırımcıların faiz indirimi beklentilerini azalttı. Faiz indirimine yönelik beklentilerin azalması, euroyu destekledi ve euro en son yüzde 0,3 artışla 1,173 dolar civarında seyretti. Almanya'nın faiz beklentilerine duyarlı iki yıllık tahvil faizi 4 baz puan artarak yüzde 1,99'a çıktı."

Hibya Haber Ajansı

Exit mobile version